29 Eylül 2023 Cuma
spot_img

Yol Ayrımı Kapıda !

Yerküre üzerinde kendini tek ev sahibi olarak gören insanoğlu,  gezegenin açgözlü, doyumsuz çocuğu başrolünü almış gidiyor. Kayıtsız, şartsız artık kodlarımıza işlenmiş olan tüketim çılgınlığı bağımlılığımız olmuşken bir  salgın geldi ayarlarımız değişmek zorunda kaldı. Geldiğimiz noktada ise “ normalleşme süreci “ başlığı altında bir dönemin içine girdik. Bu süreç sonunda eskiye mi döneceğiz daha eskiye mi döneceğiz yoksa bambaşka bir düzene mi ayak uyduracağız , hep beraber yaşayıp göreceğiz.  Kişiler, kentler, bölgeler, toplumlar yaşam döngüsünün her enstrümanı farklı bir şekil alacak. Cevaplanmayı bekleyen soru sayıları oldukça fazlayken bana yakın olan  bir tanesini içinden çekip alıyorum.

Şile’ de neler olacak ?

38.000 yerleşik nüfusu olan Şile için 20-25 yıllık gelecek planlarında 150-200 bin yerleşik nüfusa ulaşacağı öngörülüyordu. Ana gelirinin turizm olduğu ama hiçbir şekilde bu gelirin bir istatistiği olmadığı  herkesin  her fırsatta 12 ay turizm arzusunu dile getirdiği bir kasaba Şile. Pandemi ile yazlıklar yerleşik konutlara döndü ve 20 yılda oluşacak nüfusa  1 senede ulaştık.

Normal olarak algılansa da bir kasabanın nüfusunu 1 senede yüzde  500 e yakın arttırmış olması olağanüstü  bir artış.  Kasabanın yaz aylarında  kısa süre ve günübirlik gelenlerle toplam  30-35 milyon kişi hareketliliğini de bu coğrafya eklediğimizde inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor.  Bu yoğunluk da doğal olarak beraberinde tehditler getiriyor ? Ve beraberinde getirdiği sorular ;  Bu tehditlerin farkında mıyız? Farkındaysak tehditleri tersine çevirmek için neler yapacağız ? Vez geçmemiz, değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımız var mı?

Karar vericiler , planlamacılar, işlerinin uzmanları bu konularda gerekli çalışmaları yapıyorlardır zira olası tehditler karşısında işi gidişatına bırakmak gibi bir seçeneğimiz olmaması gerek.

40-50 senedir nüfusu değişmeyen ama çok ciddi turizm gelirleri olan Şile benzeri kasabalar Avrupa da çokça mevcut. Nedir bu yerleri aynı standartta tutan etkenler? Öncelikle planlama ve bu planlamanın bir parçası olarak da yerel üretmek, yerel tüketmek ve yereli  korumak buraların sürdürülebilirliğini sağlıyor.

150-200 bin üzeri nüfusa ulaşan Şile’de ne kadar yerel insan kalacak? Ne kadar yerel işletme, yerel üretici , vatandaş kalacak? Başta Ege bölgesi olmak üzere İstanbul baskısıyla yerelliğini kaybetmiş kasabalar bu konuya en güzel örnekler değil mi? Üstellik oralarda gerçek anlamda turizm varken Şile’nin daha büyük riskler taşıdığını söylemek çok mu yanlış olur? Bugün tarlası olan köylünün yarın tarlasına yapılmış evine bekçi olmayacağının garantisi var mı ?  Yerel olmayanların ihtiyaçları, talepleri de zamanla farklı olacak ve kentin kimliği baştan aşağıya değişecek .

Şile merkezde 15 civarı ulusal market var , günlük toplam market ciroları 500.000 TL yı geçmiş durumda ve yeni marketler de sırada, bu paranın ne kadarı Şile’de kalıyor ? Beraberinde gelen çevre kirliliği, trafik kaosu, gürültü gibi negatif etkenler de cabası !  Gün gelecek Avm isteyecek vatandaş, arz-talep dengeleri değişecek ve Şile kontrolsüz büyüyecek. Hızlı büyüme bu ve benzeri çok fazla senaryoyu insana düşündürtebiliyor. Şile’nin büyümesi  yereli azaltarak , kaynakları tüketerek olmamalı. Kendinden çok uzaklarda yer alan kentleri mahveden İstanbul canavarının pandemi daralmasıyla Şilemize neler yapabileceğini hayal edebilirsiniz .  Dibimizdeki canavarın büyümesi duracak gibi değil, bu büyümeye Şile’de ayak uydurmak zorunda kalırsa hikayenin sonu hiç de iç açıcı olmayacak…

Sıkı sıkı tutunmamız ve her şeyin önüne almamız gereken konular var. Çevre kirliliği, atık su, gri su, yağmur suyu hasatları, sıfır atık politikaları, çevre düzenlemeleri, dereler, orman, deniz ve daha onlarca yaşam gereksinimlerinin önceliğimiz olmasının zorunluluk olduğu bir döneme girdik.

Bu pandemi sürecinde   senelerdir babalığını yapan Büyükşehir Belediyesi ile kan bağının yok olması Şile’nin şanssızlığı mıdır? 38.000 nüfusuna göre bütçeye sahip olan ilçe bu kadar talebin altından kalkmak için daha çok çalışmak, projeler üretmek, gelirini arttırmak zorunda kaldı. İlçe kalabalıklaştıkça , talepler çoğaldıkça gelir de artıyor ama bir yandan da ikilem yaratıyor. Tıpkı sahillerimizde yer alan otoparklar gibi, buraların en büyük sorunu otoparkların sahillerle bütünleşik hale gelmiş olması ve sahilden ziyade insanların mesire alanına girme duygularına hakim olan davranışlar sergilemeleri; mangallar, piknikler, halaylar vb … ve arkalarında bıraktıkları çöp yığınları. Normal planlama koşullarında sahiller bu kadar yoğun araç parklanması yaşamamalı ama gelir lazım….

İşte burada ilk sorduğum soruya dönüyorum. Vazgeçmemiz, değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımız var mı?

Cevaplar Şile’nin imarını da, ticaretini de, kent yapısını da direkt ilgilendiriyor. Her şey birbirine bağlı . Sürdürülebilir bir turizm yapılanması düşünüyorsak  yoğunluğun getirecekleri ve götüreceklerini nitelikli bir şekilde planlamamız gerekiyor. Artık nitelik mi ? Nicelik mi? Bunun kararını hep birlikte vermek zorundayız. Yoksa vasıfsızlık dağları büyüyen tanımsız bir kasaba olacağız… Avcılar , Kumburgaz, Büyükçekmece mi olacağız İstanbul’un yeşil kalbi turizm kasabası Şile mi? Yol ayrımı kapıda…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img

POPÜLER HABERLER

Yol Ayrımı Kapıda !

Yerküre üzerinde kendini tek ev sahibi olarak gören insanoğlu,  gezegenin açgözlü, doyumsuz çocuğu başrolünü almış gidiyor. Kayıtsız, şartsız artık kodlarımıza işlenmiş olan tüketim çılgınlığı bağımlılığımız olmuşken bir  salgın geldi ayarlarımız değişmek zorunda kaldı. Geldiğimiz noktada ise “ normalleşme süreci “ başlığı altında bir dönemin içine girdik. Bu süreç sonunda eskiye mi döneceğiz daha eskiye mi döneceğiz yoksa bambaşka bir düzene mi ayak uyduracağız , hep beraber yaşayıp göreceğiz.  Kişiler, kentler, bölgeler, toplumlar yaşam döngüsünün her enstrümanı farklı bir şekil alacak. Cevaplanmayı bekleyen soru sayıları oldukça fazlayken bana yakın olan  bir tanesini içinden çekip alıyorum.

Şile’ de neler olacak ?

38.000 yerleşik nüfusu olan Şile için 20-25 yıllık gelecek planlarında 150-200 bin yerleşik nüfusa ulaşacağı öngörülüyordu. Ana gelirinin turizm olduğu ama hiçbir şekilde bu gelirin bir istatistiği olmadığı  herkesin  her fırsatta 12 ay turizm arzusunu dile getirdiği bir kasaba Şile. Pandemi ile yazlıklar yerleşik konutlara döndü ve 20 yılda oluşacak nüfusa  1 senede ulaştık.

Normal olarak algılansa da bir kasabanın nüfusunu 1 senede yüzde  500 e yakın arttırmış olması olağanüstü  bir artış.  Kasabanın yaz aylarında  kısa süre ve günübirlik gelenlerle toplam  30-35 milyon kişi hareketliliğini de bu coğrafya eklediğimizde inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor.  Bu yoğunluk da doğal olarak beraberinde tehditler getiriyor ? Ve beraberinde getirdiği sorular ;  Bu tehditlerin farkında mıyız? Farkındaysak tehditleri tersine çevirmek için neler yapacağız ? Vez geçmemiz, değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımız var mı?

Karar vericiler , planlamacılar, işlerinin uzmanları bu konularda gerekli çalışmaları yapıyorlardır zira olası tehditler karşısında işi gidişatına bırakmak gibi bir seçeneğimiz olmaması gerek.

40-50 senedir nüfusu değişmeyen ama çok ciddi turizm gelirleri olan Şile benzeri kasabalar Avrupa da çokça mevcut. Nedir bu yerleri aynı standartta tutan etkenler? Öncelikle planlama ve bu planlamanın bir parçası olarak da yerel üretmek, yerel tüketmek ve yereli  korumak buraların sürdürülebilirliğini sağlıyor.

150-200 bin üzeri nüfusa ulaşan Şile’de ne kadar yerel insan kalacak? Ne kadar yerel işletme, yerel üretici , vatandaş kalacak? Başta Ege bölgesi olmak üzere İstanbul baskısıyla yerelliğini kaybetmiş kasabalar bu konuya en güzel örnekler değil mi? Üstellik oralarda gerçek anlamda turizm varken Şile’nin daha büyük riskler taşıdığını söylemek çok mu yanlış olur? Bugün tarlası olan köylünün yarın tarlasına yapılmış evine bekçi olmayacağının garantisi var mı ?  Yerel olmayanların ihtiyaçları, talepleri de zamanla farklı olacak ve kentin kimliği baştan aşağıya değişecek .

Şile merkezde 15 civarı ulusal market var , günlük toplam market ciroları 500.000 TL yı geçmiş durumda ve yeni marketler de sırada, bu paranın ne kadarı Şile’de kalıyor ? Beraberinde gelen çevre kirliliği, trafik kaosu, gürültü gibi negatif etkenler de cabası !  Gün gelecek Avm isteyecek vatandaş, arz-talep dengeleri değişecek ve Şile kontrolsüz büyüyecek. Hızlı büyüme bu ve benzeri çok fazla senaryoyu insana düşündürtebiliyor. Şile’nin büyümesi  yereli azaltarak , kaynakları tüketerek olmamalı. Kendinden çok uzaklarda yer alan kentleri mahveden İstanbul canavarının pandemi daralmasıyla Şilemize neler yapabileceğini hayal edebilirsiniz .  Dibimizdeki canavarın büyümesi duracak gibi değil, bu büyümeye Şile’de ayak uydurmak zorunda kalırsa hikayenin sonu hiç de iç açıcı olmayacak…

Sıkı sıkı tutunmamız ve her şeyin önüne almamız gereken konular var. Çevre kirliliği, atık su, gri su, yağmur suyu hasatları, sıfır atık politikaları, çevre düzenlemeleri, dereler, orman, deniz ve daha onlarca yaşam gereksinimlerinin önceliğimiz olmasının zorunluluk olduğu bir döneme girdik.

Bu pandemi sürecinde   senelerdir babalığını yapan Büyükşehir Belediyesi ile kan bağının yok olması Şile’nin şanssızlığı mıdır? 38.000 nüfusuna göre bütçeye sahip olan ilçe bu kadar talebin altından kalkmak için daha çok çalışmak, projeler üretmek, gelirini arttırmak zorunda kaldı. İlçe kalabalıklaştıkça , talepler çoğaldıkça gelir de artıyor ama bir yandan da ikilem yaratıyor. Tıpkı sahillerimizde yer alan otoparklar gibi, buraların en büyük sorunu otoparkların sahillerle bütünleşik hale gelmiş olması ve sahilden ziyade insanların mesire alanına girme duygularına hakim olan davranışlar sergilemeleri; mangallar, piknikler, halaylar vb … ve arkalarında bıraktıkları çöp yığınları. Normal planlama koşullarında sahiller bu kadar yoğun araç parklanması yaşamamalı ama gelir lazım….

İşte burada ilk sorduğum soruya dönüyorum. Vazgeçmemiz, değiştirmemiz gereken alışkanlıklarımız var mı?

Cevaplar Şile’nin imarını da, ticaretini de, kent yapısını da direkt ilgilendiriyor. Her şey birbirine bağlı . Sürdürülebilir bir turizm yapılanması düşünüyorsak  yoğunluğun getirecekleri ve götüreceklerini nitelikli bir şekilde planlamamız gerekiyor. Artık nitelik mi ? Nicelik mi? Bunun kararını hep birlikte vermek zorundayız. Yoksa vasıfsızlık dağları büyüyen tanımsız bir kasaba olacağız… Avcılar , Kumburgaz, Büyükçekmece mi olacağız İstanbul’un yeşil kalbi turizm kasabası Şile mi? Yol ayrımı kapıda…

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img

POPÜLER HABERLER