28 Eylül 2023 Perşembe
spot_img

Kaybedilen Hiçbir Anın Yedeği Yoktur !

Üzerinde yaşadığımız yerkürede sayısı 8 Milyara yaklaşmış insan yaşıyor. Bugüne kadar da 110 Milyarın üzerinde insan yaşadığı tespit edilebilmiş. Modern ilk insana ait kalıntılar da 30.000 yıl öncesine ait.  Bu koskocaman döngünün içinde ortalama 65-70 seneyi kullanan  minnacık bir  dönemin insanlarıyız. Ne kadar küçük ve az yerimiz var değil mi ? Buna rağmen bu kısacık ömürde hep daha çok, daha büyük, en büyüğü, en güzeli isteyen en güçlü olacağım uğraşında olan kısacık  bir yaşama sahip olduklarını unutanları yaşıyor , yaşatıyor her dönem!!

Hitler  vatandaşlarım , Stalin işçilerim, Mao köylülerim  diyerek milyonların ölümüne sebep oldular.

Unutmayalım ki mezarlıklar hep haklı ama unutulan insanlarla dolu.

Her dönemin kendine göre felaketleri var. Atalarımız  dünya savaşları yaşadılar , 60 milyon kişi sadece II. Dünya Savaşı’nda öldü. Doğal afetler, felaketler, savaşlar, salgınlar, virüsler ve  bir yandan azalan bir yandan hızla çoğalan insanoğlu , bize de piyangodan Corona çıktı. Kimine göre insan üretimi kimine göre takdir-i ilahi bu salgın yaşamımızı ters yüz etti ve geri kalan ömrümüzü de şekillendirmesi büyük olasılık.   Son 20 yılda 6 önemli tehditle karşılaştık  Sars, Mers, Ebola, Kuş gribi ve Domuz Gribi. Beş kurşundan kurtulduk ama altıncı bizi yakaladı. Ve bu karşılaşacağımız son salgın değil, bu yüzden geleceği taksim escort bugün düşündüğümüzden ( Acaba ! ) daha çok düşünmeliyiz.  Aşı ile tedavilerle eskiye dönme ihtimalimiz sıfır gibi . Endişe hep bizle beraber olacak, hep  “acaba” lar olacak kafalarımızda ve buna göre yaşamlar şekillenecek. Davranışlar, alışkanlıklar değişecek, her şeyin adı,tanımı, kullanımı farklılaşacak.

Ufak tarih ve coğrafya bilgileriyle giriş yapmamın ana sebebi de  yeni şekillenecek yaşamların tasarlanması beklentisinde olmam… Yerküre üzerinde bu kadar az rolümüz varken, kısacık ömrümüzü neden hatalarla yaşamaya devam ediyoruz . Neden daha bilinçli hareketlerin, eylemlerin parçaları olup daha basit daha huzurlu yaşamayı tercih etmiyoruz.

İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata üçüncüsüne ise tercih denir. Tarih ve uzmanlar dünya üzerinde  yaşanan kötülüklerin temel kaynağının insan olduğunu her zaman söyler. Üç değil üçbinleri geçmiş hatalarımızı artık daha da çoğaltma lüksümüz olmadığını görmeyen kaldı mı? Pandemi sonrası değil pandemi ile yaşayacağız gerçeğine alışmamız şar. Tercihlerimizi gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi?

Ülke , şehir gibi geniş boyutlarda bir şeyler yapmak kolay değil ama herkes mahallesinde, ilçesinde toplumsal ve bireysel değişiklikler yapma gücüne sahip . Belediyelerin, ilgili kurumların, STK ların, örgütlerin yapabileceği ve yapması gereken çok fazla şey var . Upuzun bir liste çıkartmak mümkün ama birlik, beraberlik içinde olmadan paylaşmadan hiçbir şeyi değiştirme şansımız yok. Kendi yaşam bölgemden, aidiyet duygusunu henüz yitirmemiş olduğum Şile’den örneklemek gerekirse ferah, güvenli, saygılı, çevre ,insan dostu bir kasaba oluşturmak çok mu zor ? 40.000 e dayanmış nüfusu pandemiyle kısa süreçte 150.000 e yaklaşan Şile’de değişikliklere, yeni operasyonlara imza atmak için geç kalma  riskimiz çok çok fazla. Turizm hareketliliği olan ve yaz aylarında toplam 50-60 milyon insan sirkülasyonuna ev sahipliği yapan Şile geleceği pandemi ile yaşamaya, sivil özgürlüklere saygı göstererek turizmi sürdürmeye  ne kadar hazır ?

2020 yazını atlattık 21-22 de böyle geçer yanılgısına düşersek hep beraber kaybeden oluruz.  Unutmayalım “ kaybedilmiş hiçbir anın yedeği yoktur ! “…

Beni takip eden bilir,  yanlış araç parklanmaları, kaldırım işgalleri sık sık bahsettiğim , uyarılarda bulunduğum basit  konulardan bazıları. “ Haklısın ama bu değişmez, biz böyleyiz kimseyi değiştiremezsin …” gibi reaksiyonlar aldığım eleştiriler oldukça fazla. Bazı konular buz dağı misali geri kalan durum, etkilediği alan görülmez, görülmek istenmez. Şu an okurken bile pandemi ile ne alaka, neden bahsediyorsun diyenler olacaktır. En son yaşadığımız İzmir depreminde kayıpların daha çok olma sebeplerinden biri de yanlış parklanmalar, ters yön giden araçlar ve kaldırım işgalleri yüzünden arama-kurtarma ekiplerinin olay yerlerine zamanında ulaşamaması olduğunu görmüş, okumuşsunuzdur. Zamanında mutlaka oralarda da Tümay lar yazmıştır,çizmiştir, uyarmıştır bu konularda birilerini ama aldığı cevaplar benimkilerden farklı olmamıştır.

Çağdaş yaşam koşullarına sahip olan, insan haklarını öncelik edinen, engelli dostu, çocuğa, kadına, yaşlıya ayrı değer veren özetle biribirine saygı duyan bir topluluk yaratmak sadece huzur için değil sistemin, düzenin doğru çalışması için önemli, bunları görmek için felaket beklemeye gerek yok … İyi ve adil yaşamak hepimizin hakkı değil mi?

Yarın İstanbul  -su sorunu-  yaşadığında Şile de yaşayacak mı ? Susuzluktan dolayı hastalıklar oluşur mu?

Çevre kirliliği, atıklar büyüyen sorun mu ? Sıkıntılar yaratmayacağını garanti edebilir miyiz?

Artan talepten dolayı yeni yapıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi Şile ?

Artmakta olan karbon ayak izinin getireceği sonuçlara hazır mıyız?

İklim değişikliğinin etkilerini tartışıyor muyuz?

Sorular , sorular … Aynı “kaldırma park edenleri, kaçak seyyar tezgahları neden engelle miyorsunuz ?“ gibi basit yüzlerce soru ve boşta duran cevaplar  …

Avrupa’nın yoğun turizm hareketliliğine sahip kasabaları pandemi öncesi turizmin zararlarını tartışmaya başlamışlardı,  aşırı – kontrol edilemeyen turizmi protesto eden eylemler başlamıştı. Taşıma kapasitesini fazlasıyla aşan yerler büyük sıkıntılarla mücadele ediyorlardı. Bu tartışmaların üzerine pandemi ile oluşan endişeler,gerginlikler, kaoslar eklenince oluşabilecek sıkıntıları hayal edebilirsiniz. O zaman dün değer kazanan elinizdeki tüm varlıkların nasıl hızla değer kayebettiğini yaşacağız… Kaldırım işgali kadar basit değil ama çözülemeyecek bir konu da değil , yeter ki tespit edelim teşhis edelim tedavi edelim…

Yönetişim ve denetleme doğru çalışan organizasyonların ve planlamanın olmazsa olmaz iki ana unsuru. Stk ları, vatandaşları bu sistemin dışında tutamazsınız, tutarsanız siviller resmileri, resmiler sivlleri suçlar durur .

Ne demiştik ?

“Kaybedilen hiçbir anın yedeği yoktur” …

Pandemi süreciyle yepyeni bir yaşam şekli oluşuyor ve bu yaşam şekline hazır değiliz, hazırlanmıyoruz.  Olasılıklar üzerinde senaryolar yazmıyoruz. Kısa-orta-uzun vadeli planlamalar tartışıp bunu icraata dökecek adımlar atmıyoruz. Şile’nin temel ekonomisi yıllardır turizm ve turizm pandemi ile dibe vurmuşken  çözüm önerilerini tartışmıyoruz. Ülke , dünya sorunu diyerek  sıyrılmayalım bu gerçekten. Pandemi öncesi Türkiye de yatak sayısı azalan tek turizm ilçesi olduğumuzu, merkezde Turizm Bakanlığı belgeli sadece 1 ( Bir ) otelimiz olduğunu , tur otobüslerinin artık Şile merkeze uğramamayı tercih ettiğini hatırlatmakta yarar var…

Bu dönem hem Şile’yi hem de Şile turizmini yeniden tasarlamak için büyük fırsat , hatta fırsat demek yanlış bir ifade çünkü bu bir zaruret…

Şile’nin kendi modelini tasarlaması çok zor değil, yeter ki avantajlarımızı kullanmayı tercih edelim dezavantajlarımız içinde boğulmaya devam etmeyelim. Kötü alışkanlıklarımızı değiştirmek için elimizde Corona gibi bir silah var.  Silah ensemizde yaşayacaksak bunu değişiklikler için kullanarak zaruretleri gerçekleştirebiliriz. Oteller, restoranlar, eğlence mekanları, plajlar, cafeler, marketler, yollar, kaldırımlar, parklar, liman, balıkçılar, tezgahlar, araçlar hepsinde sorunlar yaşadığımızı ve bu sorunları hep küçük kasaba döngüsünden dolayı çözemediğimizi hepimiz biliyoruz.  Onun yeğeni idare et, ihtiyaç sahibi idare et, meclis üyesi görme, onun borcu var,  o düzeltir, o yapar ,aman karışma vs vs …Ensemizdeki silah bütün bunların üzerini çizme gücü veriyor , bu fırsatı kaçırmamamız lazım. Limanın son 5-6 aylık kötü  halini örnek olarak buraya not olarak bırakıyorum…

Pandemi vesilesiyle önce kent kimliğimizi, yaşam standartlarımızı,  yaşanabilirlik kriterlerimizi bir gözden geçirelim ortak çalışmalarla yapılacak olumlu işler  zaten  turizmin de yeniden şekillenmesini sağlayacaktır. Önemli olan alınacak kararların , planlamaların devamlılığın olmasını sağlamaktır. Sürdürülebilir turizm,  bir turizm türü değil, turizm ve seyahat için bir “şart”tır. Turizmin “olmazsa olmaz” koşuludur.

Şile’de yapılan turizm hangi tür turizm diye sorulduğunda net cevabı kimse veremez. Çünkü dağınık, düzensiz, tanımsız sözde turizm hareketliliğine bir isim koyamazsınız. Şile’yi tanımlı turizm bölgesine çevirmedikçe kaybedeceğiz. Covid bu fırsatı bize verdi ve bence bu son fırsat.  Olumsuz ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri en aza indiriren , yerel halk için daha büyük ekonomik faydalar sağlayan ve  toplumun  refahını artıran, çalışma koşullarını iyileştiren ve sektöre erişimi düzenleyen herkese sorumluluk veren turizm modelini yaratmak en doğru tercih…

Pandemiyle tercihler değişiyor, yeni trendler oluşuyor, konaklama-yeme içme bambaşka bir boyuta evriliyor . Örnek ilçe olup başkalarına model olmak mı  başka yerleri örnek verip toprak,emlak rantçılığı ile günü mü yaşamak !!!

Unutmayın sattığınız yerlerin değerini artıran , Şile’yi tercih ettiren öncelik kaliteli yaşam standartlarıdır. Bunu sağlayamadıkça yarınlar pek aydınlık değil. Kitapçısı, kütüphanesi, müzesi, sanat atölyesi, sosyal alanları, gazete bayi bile olmayan bir Şile’de yazıyorum bunları…

 

 

 

 

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img

POPÜLER HABERLER

Kaybedilen Hiçbir Anın Yedeği Yoktur !

Üzerinde yaşadığımız yerkürede sayısı 8 Milyara yaklaşmış insan yaşıyor. Bugüne kadar da 110 Milyarın üzerinde insan yaşadığı tespit edilebilmiş. Modern ilk insana ait kalıntılar da 30.000 yıl öncesine ait.  Bu koskocaman döngünün içinde ortalama 65-70 seneyi kullanan  minnacık bir  dönemin insanlarıyız. Ne kadar küçük ve az yerimiz var değil mi ? Buna rağmen bu kısacık ömürde hep daha çok, daha büyük, en büyüğü, en güzeli isteyen en güçlü olacağım uğraşında olan kısacık  bir yaşama sahip olduklarını unutanları yaşıyor , yaşatıyor her dönem!!

Hitler  vatandaşlarım , Stalin işçilerim, Mao köylülerim  diyerek milyonların ölümüne sebep oldular.

Unutmayalım ki mezarlıklar hep haklı ama unutulan insanlarla dolu.

Her dönemin kendine göre felaketleri var. Atalarımız  dünya savaşları yaşadılar , 60 milyon kişi sadece II. Dünya Savaşı’nda öldü. Doğal afetler, felaketler, savaşlar, salgınlar, virüsler ve  bir yandan azalan bir yandan hızla çoğalan insanoğlu , bize de piyangodan Corona çıktı. Kimine göre insan üretimi kimine göre takdir-i ilahi bu salgın yaşamımızı ters yüz etti ve geri kalan ömrümüzü de şekillendirmesi büyük olasılık.   Son 20 yılda 6 önemli tehditle karşılaştık  Sars, Mers, Ebola, Kuş gribi ve Domuz Gribi. Beş kurşundan kurtulduk ama altıncı bizi yakaladı. Ve bu karşılaşacağımız son salgın değil, bu yüzden geleceği taksim escort bugün düşündüğümüzden ( Acaba ! ) daha çok düşünmeliyiz.  Aşı ile tedavilerle eskiye dönme ihtimalimiz sıfır gibi . Endişe hep bizle beraber olacak, hep  “acaba” lar olacak kafalarımızda ve buna göre yaşamlar şekillenecek. Davranışlar, alışkanlıklar değişecek, her şeyin adı,tanımı, kullanımı farklılaşacak.

Ufak tarih ve coğrafya bilgileriyle giriş yapmamın ana sebebi de  yeni şekillenecek yaşamların tasarlanması beklentisinde olmam… Yerküre üzerinde bu kadar az rolümüz varken, kısacık ömrümüzü neden hatalarla yaşamaya devam ediyoruz . Neden daha bilinçli hareketlerin, eylemlerin parçaları olup daha basit daha huzurlu yaşamayı tercih etmiyoruz.

İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata üçüncüsüne ise tercih denir. Tarih ve uzmanlar dünya üzerinde  yaşanan kötülüklerin temel kaynağının insan olduğunu her zaman söyler. Üç değil üçbinleri geçmiş hatalarımızı artık daha da çoğaltma lüksümüz olmadığını görmeyen kaldı mı? Pandemi sonrası değil pandemi ile yaşayacağız gerçeğine alışmamız şar. Tercihlerimizi gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi?

Ülke , şehir gibi geniş boyutlarda bir şeyler yapmak kolay değil ama herkes mahallesinde, ilçesinde toplumsal ve bireysel değişiklikler yapma gücüne sahip . Belediyelerin, ilgili kurumların, STK ların, örgütlerin yapabileceği ve yapması gereken çok fazla şey var . Upuzun bir liste çıkartmak mümkün ama birlik, beraberlik içinde olmadan paylaşmadan hiçbir şeyi değiştirme şansımız yok. Kendi yaşam bölgemden, aidiyet duygusunu henüz yitirmemiş olduğum Şile’den örneklemek gerekirse ferah, güvenli, saygılı, çevre ,insan dostu bir kasaba oluşturmak çok mu zor ? 40.000 e dayanmış nüfusu pandemiyle kısa süreçte 150.000 e yaklaşan Şile’de değişikliklere, yeni operasyonlara imza atmak için geç kalma  riskimiz çok çok fazla. Turizm hareketliliği olan ve yaz aylarında toplam 50-60 milyon insan sirkülasyonuna ev sahipliği yapan Şile geleceği pandemi ile yaşamaya, sivil özgürlüklere saygı göstererek turizmi sürdürmeye  ne kadar hazır ?

2020 yazını atlattık 21-22 de böyle geçer yanılgısına düşersek hep beraber kaybeden oluruz.  Unutmayalım “ kaybedilmiş hiçbir anın yedeği yoktur ! “…

Beni takip eden bilir,  yanlış araç parklanmaları, kaldırım işgalleri sık sık bahsettiğim , uyarılarda bulunduğum basit  konulardan bazıları. “ Haklısın ama bu değişmez, biz böyleyiz kimseyi değiştiremezsin …” gibi reaksiyonlar aldığım eleştiriler oldukça fazla. Bazı konular buz dağı misali geri kalan durum, etkilediği alan görülmez, görülmek istenmez. Şu an okurken bile pandemi ile ne alaka, neden bahsediyorsun diyenler olacaktır. En son yaşadığımız İzmir depreminde kayıpların daha çok olma sebeplerinden biri de yanlış parklanmalar, ters yön giden araçlar ve kaldırım işgalleri yüzünden arama-kurtarma ekiplerinin olay yerlerine zamanında ulaşamaması olduğunu görmüş, okumuşsunuzdur. Zamanında mutlaka oralarda da Tümay lar yazmıştır,çizmiştir, uyarmıştır bu konularda birilerini ama aldığı cevaplar benimkilerden farklı olmamıştır.

Çağdaş yaşam koşullarına sahip olan, insan haklarını öncelik edinen, engelli dostu, çocuğa, kadına, yaşlıya ayrı değer veren özetle biribirine saygı duyan bir topluluk yaratmak sadece huzur için değil sistemin, düzenin doğru çalışması için önemli, bunları görmek için felaket beklemeye gerek yok … İyi ve adil yaşamak hepimizin hakkı değil mi?

Yarın İstanbul  -su sorunu-  yaşadığında Şile de yaşayacak mı ? Susuzluktan dolayı hastalıklar oluşur mu?

Çevre kirliliği, atıklar büyüyen sorun mu ? Sıkıntılar yaratmayacağını garanti edebilir miyiz?

Artan talepten dolayı yeni yapıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi Şile ?

Artmakta olan karbon ayak izinin getireceği sonuçlara hazır mıyız?

İklim değişikliğinin etkilerini tartışıyor muyuz?

Sorular , sorular … Aynı “kaldırma park edenleri, kaçak seyyar tezgahları neden engelle miyorsunuz ?“ gibi basit yüzlerce soru ve boşta duran cevaplar  …

Avrupa’nın yoğun turizm hareketliliğine sahip kasabaları pandemi öncesi turizmin zararlarını tartışmaya başlamışlardı,  aşırı – kontrol edilemeyen turizmi protesto eden eylemler başlamıştı. Taşıma kapasitesini fazlasıyla aşan yerler büyük sıkıntılarla mücadele ediyorlardı. Bu tartışmaların üzerine pandemi ile oluşan endişeler,gerginlikler, kaoslar eklenince oluşabilecek sıkıntıları hayal edebilirsiniz. O zaman dün değer kazanan elinizdeki tüm varlıkların nasıl hızla değer kayebettiğini yaşacağız… Kaldırım işgali kadar basit değil ama çözülemeyecek bir konu da değil , yeter ki tespit edelim teşhis edelim tedavi edelim…

Yönetişim ve denetleme doğru çalışan organizasyonların ve planlamanın olmazsa olmaz iki ana unsuru. Stk ları, vatandaşları bu sistemin dışında tutamazsınız, tutarsanız siviller resmileri, resmiler sivlleri suçlar durur .

Ne demiştik ?

“Kaybedilen hiçbir anın yedeği yoktur” …

Pandemi süreciyle yepyeni bir yaşam şekli oluşuyor ve bu yaşam şekline hazır değiliz, hazırlanmıyoruz.  Olasılıklar üzerinde senaryolar yazmıyoruz. Kısa-orta-uzun vadeli planlamalar tartışıp bunu icraata dökecek adımlar atmıyoruz. Şile’nin temel ekonomisi yıllardır turizm ve turizm pandemi ile dibe vurmuşken  çözüm önerilerini tartışmıyoruz. Ülke , dünya sorunu diyerek  sıyrılmayalım bu gerçekten. Pandemi öncesi Türkiye de yatak sayısı azalan tek turizm ilçesi olduğumuzu, merkezde Turizm Bakanlığı belgeli sadece 1 ( Bir ) otelimiz olduğunu , tur otobüslerinin artık Şile merkeze uğramamayı tercih ettiğini hatırlatmakta yarar var…

Bu dönem hem Şile’yi hem de Şile turizmini yeniden tasarlamak için büyük fırsat , hatta fırsat demek yanlış bir ifade çünkü bu bir zaruret…

Şile’nin kendi modelini tasarlaması çok zor değil, yeter ki avantajlarımızı kullanmayı tercih edelim dezavantajlarımız içinde boğulmaya devam etmeyelim. Kötü alışkanlıklarımızı değiştirmek için elimizde Corona gibi bir silah var.  Silah ensemizde yaşayacaksak bunu değişiklikler için kullanarak zaruretleri gerçekleştirebiliriz. Oteller, restoranlar, eğlence mekanları, plajlar, cafeler, marketler, yollar, kaldırımlar, parklar, liman, balıkçılar, tezgahlar, araçlar hepsinde sorunlar yaşadığımızı ve bu sorunları hep küçük kasaba döngüsünden dolayı çözemediğimizi hepimiz biliyoruz.  Onun yeğeni idare et, ihtiyaç sahibi idare et, meclis üyesi görme, onun borcu var,  o düzeltir, o yapar ,aman karışma vs vs …Ensemizdeki silah bütün bunların üzerini çizme gücü veriyor , bu fırsatı kaçırmamamız lazım. Limanın son 5-6 aylık kötü  halini örnek olarak buraya not olarak bırakıyorum…

Pandemi vesilesiyle önce kent kimliğimizi, yaşam standartlarımızı,  yaşanabilirlik kriterlerimizi bir gözden geçirelim ortak çalışmalarla yapılacak olumlu işler  zaten  turizmin de yeniden şekillenmesini sağlayacaktır. Önemli olan alınacak kararların , planlamaların devamlılığın olmasını sağlamaktır. Sürdürülebilir turizm,  bir turizm türü değil, turizm ve seyahat için bir “şart”tır. Turizmin “olmazsa olmaz” koşuludur.

Şile’de yapılan turizm hangi tür turizm diye sorulduğunda net cevabı kimse veremez. Çünkü dağınık, düzensiz, tanımsız sözde turizm hareketliliğine bir isim koyamazsınız. Şile’yi tanımlı turizm bölgesine çevirmedikçe kaybedeceğiz. Covid bu fırsatı bize verdi ve bence bu son fırsat.  Olumsuz ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri en aza indiriren , yerel halk için daha büyük ekonomik faydalar sağlayan ve  toplumun  refahını artıran, çalışma koşullarını iyileştiren ve sektöre erişimi düzenleyen herkese sorumluluk veren turizm modelini yaratmak en doğru tercih…

Pandemiyle tercihler değişiyor, yeni trendler oluşuyor, konaklama-yeme içme bambaşka bir boyuta evriliyor . Örnek ilçe olup başkalarına model olmak mı  başka yerleri örnek verip toprak,emlak rantçılığı ile günü mü yaşamak !!!

Unutmayın sattığınız yerlerin değerini artıran , Şile’yi tercih ettiren öncelik kaliteli yaşam standartlarıdır. Bunu sağlayamadıkça yarınlar pek aydınlık değil. Kitapçısı, kütüphanesi, müzesi, sanat atölyesi, sosyal alanları, gazete bayi bile olmayan bir Şile’de yazıyorum bunları…

 

 

 

 

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img

POPÜLER HABERLER