26 Eylül 2023 Salı
spot_img

CEZA MESELESİ

Gecenin bir yarısıydı…Karanlığın ve sessizliğin hakim olduğu vakitler…Zeynep hıçkırıkla ağlayarak fırladı yatağından…Annesinin boynuna sarıldı. Hatice’nin gözüne günlerdir uyku girmiyor. Geceleri kızının başında onu uyutmaya çalışıyordu. Sakin ol yavrum, yanındayım diyerek teselli etmeye çalıştı.

Daha sekizine yeni basan evladının saçlarını okşadı, gözyaşlarını sildi. Kendi gözyaşlarını içine akıtarak…Bir bardak su verdi…Bir eliyle bardağı, bir eliyle de kuzusunun başını tutarak içirmeye çalıştı…

Suyu içince biraz sakinledi Zeynep…İkinci sınıfa gidiyordu. Artık okula gitmek istemiyorum anne, hep seninle kalayım dedi. Niçin yavrum diye sordu annesi…Babam gelince giderim, seni yalnız bırakmak istemiyorum dedi. Okula gitmezsen baban çok üzülür kızım dedi Hatice…İstemiyorum işte, istemiyorum diye tekrarladı çocuk…Hatice daha fazla ısrar etmedi…Hadi kızım, şimdi uyu yarın bakarız dedi…

Annesi çocuğun uykuya dalmasını beklerken, dudaklarını kıpırdatarak dua ediyordu.  Allahım, başımızdan bu felaketi kaldır, evladımı babasına kavuştur…Daha fazla dayanacak gücüm kalmadı. Bu koca şehirde, Allah’dan başka sığınacak kimseleri yoktu.

Ali, gümrük işi yapan bir şirkette çalışıyordu. Evrak, getir-götür işleri…Bir nevi ayak işleri…Dört bin lira maaşı vardı. Bin beş yüz lira kira veriyordu bodrum kat dairesine. Ailece idare edip gidiyorlardı. Gül gibi geçinemeseler de…Kanaat ediyordu…Yuvalarında mutluydular. Hiç kimseye muhtaç olmadan…

Evrakları imzaya  götürünce gümrük müdürü her seferinde para istiyordu…Bilgisayar tamiri, yazıcı toneri, temizlik malzemeleri vs, vs…Bahanesi çok… 50-100 lira… İhtiyaçlar için zaman zaman para veriyordu. İlk zamanlar vermekte zorlanmıştı. Fakat patronu, rahat ol oğlum bizim işimiz onlarla…Bahşiş vermediğimiz devlet dairesi kaldı mı? Çekinme, istediklerini ver demişti.

Malum…Gümrük işleri eskiden beri biraz şaibelidir. Diğer bazı devlet daireleri gibi…Müdür hakkında şikayet  varmış. Bir gün 15-20 kişi ile birlikte Ali de, polis tarafından gözaltına alınır. İfade, sorgu derken  tutuklanırlar…Ona isnat edilen suç, rüşvet  vermek….

Onbeş günden beri cezaevindeler…Hatice henüz ziyaretine bile gidemedi. Köydeki büyüklere de haber veremedi.  Telefon etmeye bir türlü eli varmıyordu. Nasıl gidilir, nasıl görülür bilmiyor ki…Evden dışarı çıkmaya dahi  ayağı çekmiyor. Komşu kadınları onu görünce başlarını çeviriyorlar. Selam bile vermez oldular.

Zeynep sabah gözlerini açınca annesi başındaydı. Uyumadın mı anne diye sordu. Uyudum kızım, kahvaltı hazırladım seni uyandırmaya gelmiştim dedi. Birlikte masaya oturdular. Çocuk aç kalmasın diye, Hatice birkaç lokma ile eşlik etmeye çalıştı.

Hadi kızım üzerini giyin…Seni okula bırakayım….Okul, birkaç sokak ötedeydi. Gitmek istemiyorum anne dedi…Gitmezsen baban çok üzülür. Zeynep, annesine dönerek, rüşvetçi ne demek anne diye sordu. Hatice şaşkınlık içinde…Niçin sordun çiçeğim dedi. Arkadaşlarım  beni gösterip, babası rüşvetçi diyorlar. Babam onun için hapiste imiş…Hatice dondu kaldı, ne diyeceğini bilemedi…

Kızının önüne diz çöktü. Bir süre konuşamadı…Boğazı düğümlenir gibi oldu…Sonra toparlandı. Hayır kızım, senin baban dünyanın en iyi insanı…Arkadaşların yanlış duymuşlar. Sen aldırma diyebildi. Sonra koşarak lavaboya girdi. Kapıyı kilitledi. Suyu sonuna kadar açtı. Hüngür hüngür ağlıyordu…

Hıçkırıklarını tutmaya çalıştı. Zeynep duyacak diye endişe içindeydi.  Allahım bu nasıl ceza?…Bizim suçumuz ne?…Artık dayanacak gücüm kalmadı. Toparlanması lazımdı. Elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktı. Kendine biraz çeki düzen verdi. Lavabodan çıktı.

Kızını okula bırakıp eve döndü. Apartmanın önünde kimse ile selamlaşmamak için başını hiç yukarı kaldırmadı. Eve girdi. Kapıyı kapattı. Şimdi doyasıya ağlayabilirdi.

Biraz ağladıktan sonra derin düşüncelere daldı. Ali’nin suçu bu kadar büyük müydü?…Sadece bahşiş yada rüşvet gümrükte mi vardı?…Rüşvetin önüne niçin geçilemiyordu?…Mahkeme ceza vermeden niçin hapse atıyorlar? Milyonlarca lira rüşvet alıp verenler de cezaevine  giriyor mu?.. Ali hapse girince memlekette  rüşvet bitecek mi?…Ali ne yapabilirdi ki?..Bu işi bile zor bulmuştu…Ali ve birkaç kişi kurban seçilmiş olabilir miydi?…Hatice’nin cevabını bulamadığı onlarca soru…Bunları düşünürken yorgun gözleri kapanıverdi.  Kanepenin üstünde uyuyakaldı.

Değerli dostlar…Suallerin cevabını ben de bulamadım. Tamı tamına otuz yıldan beri…Hatice nasıl bulabilsin ki….Aramızda bu soruların cevabını bilen var mı?…Zeynepler, Haticeler daha ne kadar ağlayacak?…Ali, verdiği bahşişten içeri düştü. Katil gibi…Hırsız gibi…Hatice ile Zeynep ???…

 

 

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img

POPÜLER HABERLER

CEZA MESELESİ

Gecenin bir yarısıydı…Karanlığın ve sessizliğin hakim olduğu vakitler…Zeynep hıçkırıkla ağlayarak fırladı yatağından…Annesinin boynuna sarıldı. Hatice’nin gözüne günlerdir uyku girmiyor. Geceleri kızının başında onu uyutmaya çalışıyordu. Sakin ol yavrum, yanındayım diyerek teselli etmeye çalıştı.

Daha sekizine yeni basan evladının saçlarını okşadı, gözyaşlarını sildi. Kendi gözyaşlarını içine akıtarak…Bir bardak su verdi…Bir eliyle bardağı, bir eliyle de kuzusunun başını tutarak içirmeye çalıştı…

Suyu içince biraz sakinledi Zeynep…İkinci sınıfa gidiyordu. Artık okula gitmek istemiyorum anne, hep seninle kalayım dedi. Niçin yavrum diye sordu annesi…Babam gelince giderim, seni yalnız bırakmak istemiyorum dedi. Okula gitmezsen baban çok üzülür kızım dedi Hatice…İstemiyorum işte, istemiyorum diye tekrarladı çocuk…Hatice daha fazla ısrar etmedi…Hadi kızım, şimdi uyu yarın bakarız dedi…

Annesi çocuğun uykuya dalmasını beklerken, dudaklarını kıpırdatarak dua ediyordu.  Allahım, başımızdan bu felaketi kaldır, evladımı babasına kavuştur…Daha fazla dayanacak gücüm kalmadı. Bu koca şehirde, Allah’dan başka sığınacak kimseleri yoktu.

Ali, gümrük işi yapan bir şirkette çalışıyordu. Evrak, getir-götür işleri…Bir nevi ayak işleri…Dört bin lira maaşı vardı. Bin beş yüz lira kira veriyordu bodrum kat dairesine. Ailece idare edip gidiyorlardı. Gül gibi geçinemeseler de…Kanaat ediyordu…Yuvalarında mutluydular. Hiç kimseye muhtaç olmadan…

Evrakları imzaya  götürünce gümrük müdürü her seferinde para istiyordu…Bilgisayar tamiri, yazıcı toneri, temizlik malzemeleri vs, vs…Bahanesi çok… 50-100 lira… İhtiyaçlar için zaman zaman para veriyordu. İlk zamanlar vermekte zorlanmıştı. Fakat patronu, rahat ol oğlum bizim işimiz onlarla…Bahşiş vermediğimiz devlet dairesi kaldı mı? Çekinme, istediklerini ver demişti.

Malum…Gümrük işleri eskiden beri biraz şaibelidir. Diğer bazı devlet daireleri gibi…Müdür hakkında şikayet  varmış. Bir gün 15-20 kişi ile birlikte Ali de, polis tarafından gözaltına alınır. İfade, sorgu derken  tutuklanırlar…Ona isnat edilen suç, rüşvet  vermek….

Onbeş günden beri cezaevindeler…Hatice henüz ziyaretine bile gidemedi. Köydeki büyüklere de haber veremedi.  Telefon etmeye bir türlü eli varmıyordu. Nasıl gidilir, nasıl görülür bilmiyor ki…Evden dışarı çıkmaya dahi  ayağı çekmiyor. Komşu kadınları onu görünce başlarını çeviriyorlar. Selam bile vermez oldular.

Zeynep sabah gözlerini açınca annesi başındaydı. Uyumadın mı anne diye sordu. Uyudum kızım, kahvaltı hazırladım seni uyandırmaya gelmiştim dedi. Birlikte masaya oturdular. Çocuk aç kalmasın diye, Hatice birkaç lokma ile eşlik etmeye çalıştı.

Hadi kızım üzerini giyin…Seni okula bırakayım….Okul, birkaç sokak ötedeydi. Gitmek istemiyorum anne dedi…Gitmezsen baban çok üzülür. Zeynep, annesine dönerek, rüşvetçi ne demek anne diye sordu. Hatice şaşkınlık içinde…Niçin sordun çiçeğim dedi. Arkadaşlarım  beni gösterip, babası rüşvetçi diyorlar. Babam onun için hapiste imiş…Hatice dondu kaldı, ne diyeceğini bilemedi…

Kızının önüne diz çöktü. Bir süre konuşamadı…Boğazı düğümlenir gibi oldu…Sonra toparlandı. Hayır kızım, senin baban dünyanın en iyi insanı…Arkadaşların yanlış duymuşlar. Sen aldırma diyebildi. Sonra koşarak lavaboya girdi. Kapıyı kilitledi. Suyu sonuna kadar açtı. Hüngür hüngür ağlıyordu…

Hıçkırıklarını tutmaya çalıştı. Zeynep duyacak diye endişe içindeydi.  Allahım bu nasıl ceza?…Bizim suçumuz ne?…Artık dayanacak gücüm kalmadı. Toparlanması lazımdı. Elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktı. Kendine biraz çeki düzen verdi. Lavabodan çıktı.

Kızını okula bırakıp eve döndü. Apartmanın önünde kimse ile selamlaşmamak için başını hiç yukarı kaldırmadı. Eve girdi. Kapıyı kapattı. Şimdi doyasıya ağlayabilirdi.

Biraz ağladıktan sonra derin düşüncelere daldı. Ali’nin suçu bu kadar büyük müydü?…Sadece bahşiş yada rüşvet gümrükte mi vardı?…Rüşvetin önüne niçin geçilemiyordu?…Mahkeme ceza vermeden niçin hapse atıyorlar? Milyonlarca lira rüşvet alıp verenler de cezaevine  giriyor mu?.. Ali hapse girince memlekette  rüşvet bitecek mi?…Ali ne yapabilirdi ki?..Bu işi bile zor bulmuştu…Ali ve birkaç kişi kurban seçilmiş olabilir miydi?…Hatice’nin cevabını bulamadığı onlarca soru…Bunları düşünürken yorgun gözleri kapanıverdi.  Kanepenin üstünde uyuyakaldı.

Değerli dostlar…Suallerin cevabını ben de bulamadım. Tamı tamına otuz yıldan beri…Hatice nasıl bulabilsin ki….Aramızda bu soruların cevabını bilen var mı?…Zeynepler, Haticeler daha ne kadar ağlayacak?…Ali, verdiği bahşişten içeri düştü. Katil gibi…Hırsız gibi…Hatice ile Zeynep ???…

 

 

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

spot_img
spot_img
spot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
spot_imgspot_img
http://www.dusemimarlik.com/spot_img

POPÜLER HABERLER