Şöyle beylik sözlerle yazıya girelim. Çok bilmiş edasıyla…Gerine gerine konuşanlar gibi…Mikrofonu kaptık ya…Salla gitsin…Aile toplumun temel direğidir! Aile toplumun temel taşıdır! Aile yapımızı korumak zorundayız. Aile yıkılırsa millet yıkılır. Aile yapısı bozulan toplumlarda huzur olmaz, her şey bozulur. Vs…Bizde laf çok İcraata gelince…
Beylik laf etmek kolay…Dilin kemiği yok. Mikrofonu kapan ahkâm kesiyor. Ziya Paşa ne güzel söylemiş. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Tercümeye gerek yok, beyit Türkçe. Kadim lisanımızı bilenler için…
Okulda; çocuklara, gençlere ailenin önemi anlatılıyor mu?.. Müfredatta yeri var mı? Yok…Televizyona bakın…Dizi filmlerde şiddet, yasak aşklar, karı koca aldatmaları vs…Evliyken başka erkekten çocuk peydahlayan kadınlar tv.lerde kahraman edasıyla boy gösteriyor. Utanma arlanma yok. Her türlü ahlaksızlık diz boyu… Sanki toplum huzurunun bozulması, ailenin yıkılması için kurgulanmış her şey. Bu şartlarda yetişen gençten ne bekliyoruz ki…
Bizim çocukluktan gençliğe geçiş yaşlarımızda…Sadece TRT televizyonu vardı. Siyah beyaz, tek kanal…Dallas, Flamingo Yolu, Küçük Ev gibi dizi filmler yayınlanırdı. Dizi saati gelince evde herkes televizyonun başına kilitlenir. Gerçi her evde televizyon yoktu. Komşuda toplanırdı herkes. Çıt yok…Bütün gözler ekranda…Geriye dönüp baktığımda bu dizilerin tamamı bizim aile yapımızı yıkmaya yönelik projelermiş. Teknolojide köle, sosyal yaşantıda batılı olma sevdası…Diğer taraftan sinemalarda ‘Yeşilçam’ yapıtları vardı. Birkaç istisna dışında sinemalarda porno filmler oynatılırdı.
Bütün bunlar aile yapımızı, toplumu dönüştürme çalışmalarıymış. Ben öyle düşünüyorum. Dallas dizisinde Baby, JR’ın eşi ile yasak aşk yaşıyordu. Oysa JR ve Baby iki kardeş. Küçük Ev’de senaryo Hristiyan bir aile üzerine kurgulanmış. Özellikle çocukların aile ve kilise ilişkileri vurgulanıyordu. Kasabada ‘Peder’ saygın, sözü dinlenen biridir. Yeşilçam filmlerinde ise ‘imam’, karışık sakallı, kazma dişli, ahlaksız, kadınlara sarkıntılık eden bir tip olarak işleniyordu. Yani papaz dürüst, imam sahtekar… Verilen mesaj bu…Demek ki; ailenin dağılması, ahlaksızlık ve din düşmanlığı bizde devlet politikasıydı. Kimse kusura bakmasın. Böyle kapkara bir geçmişimiz var.
Gün geçmiyor ki, ajanslarda kadına şiddet…Çocuğa şiddet…Kadın cinayetleri…Anasını kesen, babasını doğrayanlar…Anasını-babasını sokağa atanlar. Huzurevine bırakıp, bayramda bile ziyaretine gitmeyenler… Yakın çevrenizde bile görürsünüz. Misaller çok… Yaşlı annesi orada burada barınmaya çalışırken, emekli maaşına göz diken evlat müsveddesi…
Ayar olmamak elde değil…Bunlarla dışarıda sohbet etseniz… Size insanlık, ahlak dersi verirler. Ana-baba, eş ve evlat hukuku üzerine master yaptıklarını zannedersiniz. Çarşıda-pazarda ahlak abidesi, ailesine karşı merhamet yoksunu…
Kötü örnekler çok. Maksadımız bu değil.. İyiliği teşvik etmeliyiz…İyilikten huzur, kötülükten zulüm doğar. Aile içinde saygıyı sevgiyi yitiriyoruz. Sevgisizlikte bir tırmanış var. Üzerinde hassasiyet gösterilmesi lazım gelen nokta burası…Değerlerimizi kaybediyoruz. Uzun soluklu bir politika bu…Okulda, sokakta ve medya yolu ile…
Eskiden dede ile torun aynı çatı altında yaşardı. Gelin, damadın baba evine yerleşirdi. Kayınvalide ile birlikte yaşardı. Torunlar dede ve nine şefkati ile büyürdü. Bizim kuşakta dedesi ile hatıralarını anlatanlar çoktur. İnançlar, gelenekler nesiller boyu dededen toruna aktarılırdı. Çocuklar anne-babadan koparamadıkları tavizleri dededen nineden koparmaya çalışırdı. Aile böyleydi. Medya ve sinema ile şimdiki hale düştük.
Şimdilerde gelinler kayınpeder-kayınvalide istemiyor. Yeni geline yeni ev… Eşyalar şıkır şıkır olacak…Zengini de böyle fakiri de…Köylüsü de, şehirlisi de…Çocuklar dede-nine şefkatinden mahrum kalıyor. Damadın ana babasını evde yatılı misafir olarak bile kabul etmeyen gelin hanımlar var. Yeni yuva kuranların çoğu aile büyüklerinden kopuk yaşıyor.
Ceviz kabuğunu doldurmayan şeylerden evde tartışma çıkabiliyor. Kavga büyürse şiddet devreye giriyor. Daha yeni evliyken eşine şiddet uygulayan kocalar var. Kolayca yuvalar yıkılıyor. Çocuklar anne veya babadan mahrum büyüyor. Küçük yaşta psikolojik sorun yaşıyor. Genç evlilerin başında aile büyüğü olsa, belki bu kavgaların çoğu yaşanmaz. Sorunlar olsa da büyükler kolayca sulh edebilir.
Bütün bunların yakın tarihte arka planı var. Siz; yerli, yabancı film ve dizilerle dini, milli ve ailevi değerlerinizi ayak altına alırsanız kaçınılmaz son budur. Hiçbir şey için geç kalınmış değil. Dünyaya gözümüzü kulağımızı kapatmadan…Maarifte, medyada, sinemada, sanat ve kültür alanlarında yeniden öze dönebiliriz. Aileyi kurtaracağımız günlerin umut ve temennisiyle…